22 Aralık 2007 Cumartesi

Zordur kız çıkarmak


Gelin ata binmiş ya nasip demiş, hem ağlarım hem giderim, yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar aşrı aşrı memlekete kız vermesinler...
Düğün neşe, eğlence, bereket, bolluk, daha bir çok şeyi anımsatır. Kadınlar bir tarafta gelin kızın yanında binlerce yıldan süzülüp gelen Anadolu ritüllerini yerine getirirken erkek kısmına da bir kuytuda kaygısız beklemek düşer.

Kız tarafı olmak mı? İşte o biraz buruktur, belki de buruk bir sevinç ne de olsa gözünüzden sakındığınız kızınız baba ocağından çıkıyordur.
Gerçeklere bakıldığında o gözü yaşlı uğrlanan kız çocukları ömrün son demlerinde coşkuyla evlendirilen erkek çocuklarından daha vefakar çıksalar da yine de hüzünle yolcu edilir.

Burnun diregi sızlayınca, gözyaşlarını saklamak için usulca gidilir bir kuydu köşeye. Belli etmeden hüzünlenilir de bir yandan görevler de yapılır. Nihayetinde zordur kız çıkarmak Anadolu'da...

5 Aralık 2007 Çarşamba

Sapagoz Barajı daha mı karlı?


Okçu Barajı ile ilgili çalışmalar ve incelemeler devam ediyor. Sapagoz Deresi ile Topalın Dere'yi inceleyen devlet yetkilileri, iki mevkki arasındaki avantaj ve dezavantajları ortaya koyuyor. Topalın Dere'nin avantajlarından biri, projelendirmesi daha önceden yapıldığından proje masrafının bulunmaması. Diğer avantajı ise daha büyük ve derin olması nedeniyle su toplama alanının büyüklüğü, bunu sonucunda daha geniş alanın sulanabilecek olması. Devlet yetkililerinni belirttiğine göre Topalın Dere'nin olumsuz tarafı ise suyun ancak araziye motopomp aracılığıyla ulaştırılabilecek olması bunun da çiftçiye düşük de olsa belirli sulama maliyeti çıkaracak olması.
Barajın ya da göletin Sapagoz Deresi'ne yapılması halinde ise hiç bir ek sulama maliyetinin olmayacağı Halıban Kırı ve Sivriardı bölgesindeki arazilerin önemli bölümüne cazibe yöntemiyle su ulaştırılabileceği belirtiliyor. Sapagoz Deresi'ne yapılacak göletin olumsuz yanı ise bu derenin kısa ve yeterli derinliğe sahip olmaması bu nedenle yeterli suyun toplanamayabileceği endişesi. www.okcubaraji.blogspot.com olarak iki projenin de kesin sayısal verilerine ve sonuçlarına ulaşabilmiş değiliz. Eğer elinde bu iki projede toplanacak su miktarı, sulanacak arazi büyüklüğü gibi net rakamlar olanlar varsa ve bize ulaştırırsa veya metnin altındaki 'yorum' yazısının üstüne tıklayarak açılacak boş alana yazarlarsa onları da burada yayınlayıp Okçulular'la paylaşabiliriz.

13 Kasım 2007 Salı

Okçu'ya 'su konferansı' önerisi


Okçu Köyü'nde su stratejisi oluşturulmalı

Yer küreyi tehdit eden küresel kuraklığın doğup büyüdüğümüz coğrafyayı da etkileyeceği, ve bu sürecin çok hızlı ilerlediği, yakın geçmişte yaşadığımız iklimsel değişikliklerden anlaşılmıştır. Doğal yapıyı bozmadan gelecek kuşaklara yaşanabilir bir OKÇU KÖYÜ bırakmak temel görevimiz olmalıdır.
Öncelikli olarak Okçu Köyü halkından oluşan uzmanlar kurulu tespit etmeli ve bu kurulun kapsamlı bir rapor hazırlaması sağlanarak Su kaynaklarının geliştirilmesi, korunması ve arttırılması, suyun boşa gitmemesi için yapılacaklar hakkında geniş kapsamlı bir konferans düzenlenmelidir .Bu çalışmaların sonucunda Okçu Köyü nün su kaynakları yönetimi konusunda bir görüş birliğine varılabilir.Bu doğrultuda bir uygulama planının tespit edilmesi mümkün olabilir. Yazar: Süleyman Kavak (Yazının devamı alttaki haberin yorum bölümündedir)

9 Kasım 2007 Cuma

Baraj için imza toplandı

Yıllardır yaptırılamayan ve efsane haline gelen Okçu Barajı ile ilgili olarak, halkımız bilinçlenmeye ve nihayet toplu olarak hareket etmeye başladı. Okçu Barajı'nın yaptırılmasıyla ilgili imza kampanyası gerçekleştirildi. Ramazan Bayramı'nda ve referandum günündeki imza kampanyasına dışardan gelen ve köyde yaşayan Okçulular büyük ilgi gösterdi. Okçu Barajı'nın yapılması istemiyle toplanan 200'e yakın imzalı dilekçe muhtarlık tarafından resmi yetkililere iletildi.
1960'lı yıllardan beri konuşulan ve çeşitli arazilere yapılması için porjelendirmesi yapılan barajın inşaatına bir an önce başlatılması amacıyla devlet yetkilileri harekete geçti. Zemin çalışmaları 90'lı yılların başında yapılan Topal'ın Dere projesi için 2 Kasım 2007 Cuma günü devlet yetkilileri köyümüze gelerek yeniden arazi incelemesinde bulundular. Hazır olan projenin en kısa zamanda programa alınacağı söylendi.
Ancak bu sözler daha önce de defalarca dile getirilmişti. Bize göre baraj projesinin Okçu ekonomisinin ve Okçu'nun geleceği için önemi aynı yetkililere sürekli anlatılmalı, Eskişehir milletvekilleri ziyaret edilmeli, konu telefon ve e mail trafiğiyle canlı tutulmalı.

2 Kasım 2007 Cuma

Suyu paketleme önerisi

Hasan Atılgan'ın okculuyuz.biz'e yazdığı önerisini hoşgörüsüne sığınarak buraya aldık:
Sayin okcu koyu halki ve aydinlari yillardan beridir koyumuz tarim ve hayvancilikla gecinmektedir,tabiki baraj iyi bir dusunce ama bence koyumuzun suyunu baraja degilde butun yurda ve avrupa hatta butun dunyaya akitmak daha kazncli diye dusunuyorum nasil diye sorarsaniz cok kolay suyumuzu siseleyip bir patent altinda satmak eger bunu gerceklestire bilirsek bence barajdan falan daha cok fayda saglar halkimiza sanirim.Yillardan beridir tarimla ugrasiyor halkimiz sonuc olarak ne kazanc var soylermisiniz lutfen,kaldirilan mahsulden sanirimbildigim ve duydugum kadariyla masraflari karsiliyor veya karsilamiyor yada cok az bir kar birakiyor.Onun icin yeni olanaklar aramak bence daha karli olmalidir,zaten uzaga gitmeye gerek yok komsumuz Kaymaz'da yillardan beridir baraj var ama sonuc olarak ne var kirik dokuk sulama kanallari onun icin sanirimki bu konun uzerinde dursak bence daha karli cikar halkimiz diye dusunuyorum.Sonra baksaniza okcu koyu'nun butun arzisini sulasaniz sanirim bu kadar kaznc saglanamaz. HOSCAKALIN HERKESE SONSUZ SAYGI VE SEVGILERIMLE Kaynak: www.okculuyuz.biz

1 Kasım 2007 Perşembe

"Yeniden imza kampanyası yapalım"

Hasan Hüseyin Yanar'ın imza kampanyası önerisini hoşgörünüsüne sığınarak buraya aldık. Herkese öncelikle selamlar...Okçu'nun yararına öne atılan düşünceler çok güzel.Hepimizin amacı Okçu'nun menfati elbette.Bence artık köye baraj yaptırma işinin(hazır konu da açılmışken)ciddi anlamda incelenmesi ve somut bir şeyler yapılması gerekir.Ne olabilir?Öncelikle imza gerekiyorsa tekrar imza kampanyası başlatılsın.Sonra gereken yerlere iletilsin.Hala sonuç alınamıyorsa köy halkı olarak belirlenen bir günde tüm vatansaşlarla birlikte Ankara'ya kadar protesto yürüyüşü yapılsın güzel bir organizasyonla.Medya bu olaydan azami haberdar edilsin.Bu işi muhtarlık ,dernek işbirliği içinde yapmalıdır.Fikirler hayata geçtiği sürece yaşarlar...Saygı ve sevgilerimle... Hasan Hüseyin YANAR Kaynak: www.okculuyuz.biz

10 Ekim 2007 Çarşamba

Okçu Fasülyesi'ne standart


Okçu'nun memlekette en meşhur ürünü kuru fasülye. Eskişehir'de yıllar önce bir semt pazarında iki ayrı pazarcının Okçu fasülyesi! diye bağırarak satış yaptığını görüp şaşırmıştım. Eğer başka bir Okçu'nun değilse fasülyemiz yıllardır biliniyor. Bu meşhurluk fasülyenin Okçu'da çok yetişmesinden değil lezzetinden geliyor. Dere yatağı özelliği barındıran Okçu özünün kumsal-milli yani tam geçirgen toprağı, gece gündüz arasındaki sıcaklık farkından gelen dayanıklılık ve kireçli suyu sanırım Okçu fasülyesine o hakkettiği lezzeti ve ünü kazandırıyor. Köydeki eskiler bilir, iyi fasülye 9 su verilerek yetişir, sabah çok erken sulanır filan derler, bunlar da doğrudur muhtemelen. Hepsinin araştırılarak bir standarta bağlanması, üretenlerin onlara uyması ve internet ortamında sitelerde Okçu fasülyesinin tanıtılması faydalı olabilir. Bir de en iyi cins tohumluk konusunda bir standart sağlanabilir. Bizim fasülyenin değerini, Konya ve çevre illerde, geniş çorak ve tuzlu arazilerde yetiştirilen, yeraltı suyuyla 3-4 kez sulanan fasülyeler düşürüyor. Çünkü onlarla karışıyor. Türkiye'de en meşhur fasülye Erzurum İspir'de yetişiyor. yetişen yerin özelliği bizim öz ile hemen hemen aynı. Yuvarlak şeker fasülyesiyle dünyada tanınıyor. Lüks restoranlar kilosunu 6-7 YTL'den gidip alıyor. Başka yerde yetişen taklit İspir (şeker)fasülyesi daha ucuz olmasına rağmen restoran sahibi kalitesi bilindiğinden gidip direk yerinden alıyor. Zaten İspir'de bu fasülyeyi gelen her tüccara satmıyorlarmış. Bizim için de önemli olan 'bu fasülye sadece Eskişehir'in Okçu köyünde yetişir oraya has' dedirtebilmek.

6 Ekim 2007 Cumartesi

Ak bakla verimi yüzde 30 düştü


Bu yaz yaşanan aşırı sıcak ve kuraklık tahıl ürünlerinde olduğu gibi sebze ve meyvede de verimi düşürdü. Okçu'nun önemli gelir kaynağı olan ak bakla dediğimiz ünlü kuru fasülyesinde aşırı sıcak ve kuraklık yüzünden verim düşüşü ortalama yüzde 30 olarak gerçekleşti. Bazı mevkilerde verimin yüzde 50'nin üzerinde azaldığı belirlendi. Köydeki üreticilerden alınan bilgiye göre verim düşüşünün nedeni, aşırı sıcakların çiçek zamanı çiçekleri yakıp dökmesi ve o hassas dönemde istenen 'zamanında-hemen' sulamanın yapılamaması. Çünkü bu yaz özde su, kurak geçen diğer yıllarda olduğu gibi o kadar azalmış ki köylü baklanın suyunu zamanında verememiş. İki üç gün su sırasında bekleyip ancak geceleri sulama yapılabilmiş. Verim düşüşünün baklanın kalitesine ve yemek lezzetine de yansıdığı ancak Türkiye genelinde verim düşüşü olduğu için serbest piyasadaki alım fiyatının geçen yıllara göre daha yüksek başladığı belirtiliyor.

30 Eylül 2007 Pazar

80'LERDE OKÇU'DA ÇOCUK OLMAK

Seksenli yıllarda Okçu'da çocuk olmak demek;

-Gaz lambasıyla ders çalışmak demek
-Siyah beyaz televizyonu aküyle izlemek demek
-Sokakta çember çevirmek, çemberin elde tutulan demirine patlak ağaçtan sap yapmak
-Sapagoz'da, Çağlak'da, Yokarıbayça'da yüzmek
-Çallık'ta veya Çalarman'da futbol oynamak, Halıban'a yenilmek demek
-Ortaokulda parktaki çamların dibini çapalamak, ilkokulun arkasına ağaç dikmek
-Gece yarılarına kadar tutmaca-kurtarmaca oynamak, son turda herkes seni ararken eve gidip uyumak demek
-Hızlı gobdiren (dörtnala giden) bir eşeğe sahip olabilmek, diğer çocukları geçmek için eşeğin önüne babadan gizli arpa vermek
-Akşamları postayı (Arabacı Haydar)beklemek, Çallık'ta görününce 'Posta geliyor'diye bağırarak kavenin önüne koşmak
-Cumartesi günleri Kara Şimşek'i izlemek, dizi bitince kuzuları yaymaya götürmek
-Kuzuları diğer çocukların kuzularıyla karıştırmak, hava kararınca öze, bahçelere sokmak demek
-Şuayp ayakkabısı giymek, ayağı vurunca kenarını kesmek demek
-Harmanyerinde atların çektiği dövene binmek, delicelerin üstünde köşe kapmaca oynamak
-Salatalık toplamaya gitmek, salatacıya zalatacı demek, herkesin bir zalatacısı olması demek, Mesela Selçuk'un zalatacı, Turan'ın zalatacı
-PTT odasına kulüp demek, kulüpte Yanbir, pişti, okey oynayabilmek demek
-Gece sokakta Aydın Hoca'dan kaçmak ama sonunda yakalanmak, ceza olarak kömür taşımak demek
-23 Nisan ve 19 Mayıs bayramlarında sandalyenin üstünde şiir okumak, yanyana dizilerin sıraların üstünde piyes oynamak
-Okulda öğlen yemeğine gelip gitmek
-Sait Hoca, Necdet Hoca, Nadide Hoca, Aydın Hoca, Hüseyin Hoca, Şerafettin Hoca, Fikret Hoca, Ahmet Hoca, Harun Emmi, Yakup Emmi demek
-Dene beklemek, harmanyeri beklemek, bentte su beklemek, kış akkşamları davarı beklemek, karpuz tarlası beklemek, biçer beklemek, çerçici beklemek
-Çuval ağzı açmak demek
-Öze yol yapan dozeri seyretmek
-Bayramda kaba şeker verenlere gitmemek, kağıtlı şeker verenlere üç kere beş kere gitmek
-Ve malesef bayramlarda sigara içmek demek
-Sülu'nun Ahmet'den soğuk kola almak, Tahsin'den kader çekmek, Sayit'den mantar tabancası almak kızkaçıran, torpil, füze, çatpat gibi bilimum patlayıcıları temin etmek demek
-80'li yıllarda Okçu'da çocuk olmak güzel şey demek...Bülent


Kelemlikte pis yedili oynamak, tenekeden ok yapmak, harman yerine telisten kahvehane yapmak demek (Ali Osman)

...

29 Eylül 2007 Cumartesi

3500 yıllık baraj hala kullanılıyor


Alacahöyük Hitit Barajı

Hititliler döneminden kalma antik bir baraj bir kaç yıl önce Yüksel İnşaat tarafından kullanılır hale getirildi.Çivi yazili belgelerden elde edilen bilgiye göre günümüzden yaklasik 3500 yil önce Hitit krali IV.Tuthalia Anadolu’da yasanan kuraklik üzerine Misir’dan bes gemi bugday getirtti ve Orta Anadolu genelinde bir kaç baraj yaptirdi. Bu barajlarin yerleri bilinmekte ise de biri hariç digerleri artik bulunmamaktadir. Alaca Höyük’teki 3500 yillik baraj ise, göl altindaki kaynak sudan beslennmesi nedeniyle hala yasamakta, ilk günkü islevine yakin bir sekilde sulama amaçli kullanilmaktadir.

Ankara Üniversitesi Dil Tarih Cografya Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof.Dr. Aykut Çinaroglu baskanligindaki kazi grubunun ortaya çikardigi baraj kil çekirdekli tas dolgu tipinde yapilmis. Küçük bir dolusavagi var ve çikis kanallari hala durmakta. Ayrica baraji heykel ve yazilarla süslemisler.

31 Ağustos 2007 Cuma

Kuyu suyu devri bitti!

Eskişehir'den Kaymaz'a gelirken yakın zamanda yapılan beton sulama kanallarının yıkıldığını, orada kırık dökük öylece durduğunu görmüşsünüzdür. Çünkü o kanallar DSİ'nin yanlış planlamasıyla gelecek nesillerin son su kaynağı olarak saklanması gereken yeraltı suyuyla dolduruluyordu. Ve ne oldu biliyor musunuz, evet yeraltı suyu bitti. BİTTİ. DSİ de tehlikeyi farketti artık varolan yeraltı suları için de kullanma izni vermiyor. Yakın gelecekte sulu tarım genellikle akarsu kaynaklarıyla yapılacak.
Tamam köyümüzden büyük bir nehir akmıyor ama kendi kıraç arazilerini rahat sulayabilecek, devamlı bir su kaynağı olduğu biliniyor.
DSİ'yi kendi bakanlığına bağlayan Veysel Eroğlu, Melih Gökçek'e ağzının payını verebilen başarılı ve cesur bir su mühendisi. Şunu biliyoruz ki yeni sulama projeleri hazırlanıyor ve Okçu'nun o projelerin arasına katılabilmesi önemli. Bunu anlatalım ve şimdiden tartışalım.

OKÇU'YA BARAJ ÖNEMLİ, AĞAÇLANDIRMA DAHA DA ÖNEMLİ


Küresel Kuraklık ve Bize Düşen görevler

Öncelikle yaşamsal bir konu olan su sorunu ve buna bağlı olarak Okçu Köyü ne yapılması muhtemel baraj konusunu ele aldığınız ve internet ortamına taşıdığınız için sonsuz teşekkürler.
Okçu Köyü’ne baraj yapılmalı mı ? sorusunu gündeme getirdiğimizde öncelikle baraj yapılmasını gerektiren koşulların oluşup oluşmadığını irdelemek gereklidir.Bunun için de konunun çok değişik boyutları olduğu kaçınılmazdır. Ne yazık ki baraj yapımının bu derece geçikmiş olması da bu nedenlerdendir. Bunlardan çok önemli ikisi Ekonomik ve siyasaldır.Ne yazık ki siyasilerimiz her şeye olduğu gibi insan hayatında kutsal saydığımız maddelerden olan suya da sosyal açıdan değil de ekonomik baktıklarından bu güne değin bu konuda yeterli mesafe katedilememiştir. Yani resmi erkanın bakış açısı; Okçu Köyüne baraj yapılmasının ekonomik olmadığı , yapılan masrafın hiçbir zaman karşılanamayacağı şeklindedir.Bu düşünce yapısını şu örnekle açıklayabiliriz. Hastaneye alınacak bir cihazın o hastaneye ne kadar kar getireceği hesaplanır.Halbuki o cihazın kaç hastayı sağlığına kavuşturacağı pek düşünülmez.Çünkü özel hastaneler kar amaçlı kurulduğundan onların için öncelik kar dır.
Bizler olaya ekonomik ve siyasal değil de sosyal bir olay olarak bakmak ve baraj inşa etmenin bölge insanına , doğasına getirisinin ne olacağını düşünmek zorundayız.

BARAJ ÖNCELİKMİDİR?

Baraj inşa etmeyi düşünmeden önce baraj için olmazsa olmaz olan SU yu düşünmemizin daha gerçekçi olacağı kanısındayım. Zira suyu olmayan baraj baraj değildir. Öyleyse su konusunda bazı bilgileri hatırlayalım isterseniz.

SUSUZLUĞUN SORUMLUSU DOĞA MI ?

Uzmanlara göre kuraklığa yol açan etmenler şunlardır
1 ) kuru iklim
2 ) Kuraklık ( Kuru dönemlerin sıklığı )
3 ) çölleşme ( erozyon, ormansızlaşma , aşırı otlama )
4 ) Su stresi ( yüksek nüfus, aşırı su talebi )
5 ) çevre tahribatı ( su havzalarının amaç dışı kullanımı, kaynakların kirletilmesi, küresel iklim değişimi )
Diğer yandan Devlet meteoroloji işleri Genel Müdürlüğünün hazırladığı rapora göre ülkemiz yarı kurak bir iklim kuşağındadır . Raporda yağışlardaki azalmada iç Anadolu bölgesi yüzde 22 azalma ile ilk sıralardadır.Türkiye genelindeki yağış azalması ise yüzde 17 civarındadır.

Sonuç:

Yukarıdaki bilgiler ve veriler incelendiğinde Okçu Köyü’nün de yakın bir gelecekte küresel kuraklıktan fazlaca etkileneceği bir gerçektir. Önlemlerimizi şimdiden almazsak çok vahim sonuçlarla karşılaşabiliriz. Bu önlemlerden birisi hiç kuşkusuz baraj inşasıdır. Ama daha da önemlisi ağaçlandırma çalışmalarına acilen başlanması , tüm Okçu Köyü merasının ağaçlandırılmasıdır. Zira suyun ve yaşamın kaynağı ormandır.
Bu yıl yapılan ve bence gayet başarılı olan yaz buluşması şenliklerini ağaç dikme bayramına dönüştürerek kaval havasını diktiğimiz ağaçların gölgesinde oynamamızın daha yararlı olacağı kanısındayım.

Öneri:

Okçu köyü Muhtarlığı ve Köy halkının ortaklaşa belirleyeceği bir alanın tahsis edilmesi. Okçu Köyü derneğince proğram yapılarak , organizasyonun sağlanması . Şenliklere gelen sayın hemşehrilerimiz ve misafirlerimize de duyuru yapılarak herkesin en az bir çam fidanı getirmesinin sağlanması .Topluca tahsis edilen araziye gidilerek fidanların dikilmesi sağlanmalıdır. Bu faaliyetin rutin hale getirilerek her yıl gerçekleştirilmesi halinde barajın dolacağı , suyumuzun akacağı kaval havasının daha neşeli çalacağı inancındayım.
Saygılarımla.
Süleyman KAVAK skavak@ttnet.net.tr

30 Ağustos 2007 Perşembe 20:44

(NOT:Süleyman Bey'in, yorum olarak yazdığı bu yazısının bir bölümünü kendisinden izin almadan ana sayfaya koymamızı anlayışla karşılayacağını umut ediyoruz. Yazının tamamı önceki yazının yorum bölümündedir. Sizlerin de yorumlarınızı ve fikirlerinizi bekliyoruz.) Yeniden Okçu Barajı Girişimi

24 Ağustos 2007 Cuma

Halilibram Çavuş anlatıyor


En uygun yer Sapagoz ve Dayısıkolu dereleri

1968 yılında benim muhtarlığımda geldiler ilk defa baraj için. Karataş mevkiinde aktoprak arasında yapılması düşünüldü. O zaman baraj gölünün yukarı değirmenin (Arpalık'daki eski değirmen) çarkevine kadar geleceği, bu barajdan 6 köyün yararlanabileceği söylendi. (Okçu, Halilbağı, Kızılcören, Doğray, İmikler, Erten) Baraj gölü altında kalacak tarla sahiplerine istimlak bedeli vermeden yapılması düşünüldü.
Tabi buna haklı olarak başta özde tarlası olanlar ve tüm köy karşı çıktı. Bu yüzden bu proje gerçekleşemedi. Sonra 90'lı yıllarda Topalın Dere denen Hebib'in ağılın önündeki yer uygun görüldü. Sadece bizim köyün kıraç arazisi için sulama yapılacak bu proje tüm köy tarafından kabul gördü. Ilıpınar'ın 9 ay boşa akan suyu kapalı şebekeyle götürülüp dökülecekti. Sondajlar da yapılmıştı. Projesi hazırlanmıştı. Gelen her hükümet ödenek ayırma işini sonraki hükümetlere bıraktı. Suyu çok ve göleti büyük olacağı için Kızılcören ve Halilbağı göletleri gibi hemen yapılıvermedi.
Bu yıl 22 Temmuz seçimlerinden önce DSİ yetkilileri yine köyümüze geldi. Sapagoz mevkiini gölet için uygun gördü. Hatta Sapagoz ile birlikte bir küçük göletin de Dayısı Kolu denen dereye yapılması konuşuldu. Böylecek hem hiç su altında verimli tarla kalmayacak hem de özün başında olduğu için (cazibe yoluyla)hem öz hem halıbangırı hem de Sivriardı daha ucuz sulanacak.Köyden buna karşı çıkan olmadı ama gidip te dilekçe vermek, sürekli görüşmek lazım. Kendi kendine gelip kimsenin yapacaa yok.

12 Ağustos 2007 Pazar

Çölleşme Haritası


Türkiye çölleşiyor, suyumuz şimdi daha kıymetli




Okçu Barajı'nın 1960'lı yıllardan itibaren başlayan serüveni gerek hükümetlerin isteksizliği, gerek köylünün karasızlığı yüzünden bugüne kadar sürüncemede kaldı. Halilbağlı hemşerilerimizi gerçekten tebrik etmek lazım. Suyu olmayan dereye (sağdaki fotoğraf Halilbağı Göleti) gölet yaptırmayı başardılar. Tabi devlet yetkilileri zaman zaman Okçulular'ı da muhatap almış. Kaymakam, gölet konusuyla ilgili konuşmak için köyden çağırdığı bir heyetle toplantı yapmış, peki ne için: Okçu'nun suyunu Halilbağı göletine vermeye ikna etmek için. Okçu göleti ya da barajıyla ilgili toplantı yapılmıyorsa bu Halilbağı'nın kabahati değil tabi. İliklerimize işlemiş kaygısızlığımızın sonucu. Toplu hareket edersek şartların değişebileceğine inanırsak suyun hakkını veririz. Dedelerimiz de o suyun başını yüzyıllardır boşuna beklememiş olur.

Okçu Barajı'nın 50 yıllık serüveni

Dünya susuzluk çekerken, çevremizde hiç bir yerde bu kadar çok temiz su yokken, insanlar suyu olmayan derelere lobicilikle gölet yaptırabilirken, Okçu'nun makus talihini değiştirecek, fakirlikten kurtaracak, topraklarının değerini kat kat artıracak, katma değeri yüksek ürünler ekilmesini sağlayacak, zenginlik ve refah getirecek Okçu Barajı (veya göleti) yıllardır yapılamıyor. Daha kaç nesil, su akarken arkasından bakacak. Geçen onlarca hükümetle birlikte kendi ilgisizliğimizin de katkısıyla barajını yaptıramayan, suyunu kullanamayan, hakettiği değere kavuşamayan insanlar olduk. Artık tamam. Okçu'ya baraj yapılması için elimizden gelen her çalışmayı göstermenin zamanı geldi. Buradaki değeri yetkililere, ilgililere , ilgisizlere anlatmanın zamanı.