9 Kasım 2007 Cuma

Baraj için imza toplandı

Yıllardır yaptırılamayan ve efsane haline gelen Okçu Barajı ile ilgili olarak, halkımız bilinçlenmeye ve nihayet toplu olarak hareket etmeye başladı. Okçu Barajı'nın yaptırılmasıyla ilgili imza kampanyası gerçekleştirildi. Ramazan Bayramı'nda ve referandum günündeki imza kampanyasına dışardan gelen ve köyde yaşayan Okçulular büyük ilgi gösterdi. Okçu Barajı'nın yapılması istemiyle toplanan 200'e yakın imzalı dilekçe muhtarlık tarafından resmi yetkililere iletildi.
1960'lı yıllardan beri konuşulan ve çeşitli arazilere yapılması için porjelendirmesi yapılan barajın inşaatına bir an önce başlatılması amacıyla devlet yetkilileri harekete geçti. Zemin çalışmaları 90'lı yılların başında yapılan Topal'ın Dere projesi için 2 Kasım 2007 Cuma günü devlet yetkilileri köyümüze gelerek yeniden arazi incelemesinde bulundular. Hazır olan projenin en kısa zamanda programa alınacağı söylendi.
Ancak bu sözler daha önce de defalarca dile getirilmişti. Bize göre baraj projesinin Okçu ekonomisinin ve Okçu'nun geleceği için önemi aynı yetkililere sürekli anlatılmalı, Eskişehir milletvekilleri ziyaret edilmeli, konu telefon ve e mail trafiğiyle canlı tutulmalı.

1 yorum:

OKCULU dedi ki...

Okçu Köyünde su stratejisi oluşturulmalı

Yer küreyi tehdit eden küresel kuraklığın doğup büyüdüğümüz coğrafyayı da etkileyeceği, ve bu sürecin çok hızlı ilerlediği, yakın geçmişte yaşadığımız iklimsel değişikliklerden anlaşılmıştır. Doğal yapıyı bozmadan gelecek kuşaklara yaşanabilir bir OKÇU KÖYÜ bırakmak temel görevimiz olmalıdır.
Öncelikli olarak Okçu Köyü halkından oluşan uzmanlar kurulu tespit etmeli ve bu kurulun kapsamlı bir rapor hazırlaması sağlanarak Su kaynaklarının geliştirilmesi, korunması ve arttırılması, suyun boşa gitmemesi için yapılacaklar hakkında geniş kapsamlı bir konferans düzenlenmelidir .Bu çalışmaların sonucunda Okçu Köyü nün su kaynakları yönetimi konusunda bir görüş birliğine varılabilir.Bu doğrultuda bir uygulama planının tespit edilmesi mümkün olabilir.
.
Ülkemizin diğer bölgelerinde baktığımızda özellikle Gediz, Büyük Menderes, Burdur Gölleri,Konya ve Ergene havzalarında sürdürülebilir su kullanım oranlarının aşıldığı ve yer altı sularının da kirlendiği bilinmektedir.Geçen yıl Dünya Bankası tarafından hazırlanan su raporunda : “ Türkiye 21. yüzyılda su kaynaklarını korumak istiyorsa atması gereken ilk adım; yaklaşan su kıtlığını önlemek için Türk topraklarının çoğunda yeni sulama alanlarını geliştirme günlerinin sona ermesinin muhtemel olduğunu resmen kabul etmektir” denilmektedir.
Buradan da anlaşılacağı üzere su kıtlığının çok yakın bir gelecekte kapımızı çalacağı açıktır. Sulamaya harcanan suyun tüm su tüketiminin % 80 ini oluşturduğu bölgemizde gelecekte daha yüksek ihtiyaçların karşılanması için suyun nereden sağlanması gerekeceği en büyük sorundur. Zaten şu anda Türkiye genelinde sulanabilir alanın sınırına gelinmiş bulunulmaktadır.İşte bu veriler ışığında uzmanlar artık yeni sulama projelerinden vazgeçilmesi gerektiğini söylüyorlar.
Ülkemize Su yönetimi konusunda gerek Dünya Bankası ,gerekse AB Su Çevre Direktifi baskılar uygulayarak kendi çıkarları doğrultusunda kapsamlı bir su yasası çıkarılmasını istemektedirler.Yurdumuz diğer alanlarda olduğu gibi SU yönetimi konusunda da ithal reçetelere mahkum edilmek istenmektedir.Bu mahkumiyetten kurtulmanın şartı; kendi modelimizi oluşturarak kendi çıkarlarımızı gözetecek kadar bilgili, deneyimli özgüvenli ve çalışkan olmaktır.


Süleyman KAVAK