24 Ağustos 2007 Cuma

Halilibram Çavuş anlatıyor


En uygun yer Sapagoz ve Dayısıkolu dereleri

1968 yılında benim muhtarlığımda geldiler ilk defa baraj için. Karataş mevkiinde aktoprak arasında yapılması düşünüldü. O zaman baraj gölünün yukarı değirmenin (Arpalık'daki eski değirmen) çarkevine kadar geleceği, bu barajdan 6 köyün yararlanabileceği söylendi. (Okçu, Halilbağı, Kızılcören, Doğray, İmikler, Erten) Baraj gölü altında kalacak tarla sahiplerine istimlak bedeli vermeden yapılması düşünüldü.
Tabi buna haklı olarak başta özde tarlası olanlar ve tüm köy karşı çıktı. Bu yüzden bu proje gerçekleşemedi. Sonra 90'lı yıllarda Topalın Dere denen Hebib'in ağılın önündeki yer uygun görüldü. Sadece bizim köyün kıraç arazisi için sulama yapılacak bu proje tüm köy tarafından kabul gördü. Ilıpınar'ın 9 ay boşa akan suyu kapalı şebekeyle götürülüp dökülecekti. Sondajlar da yapılmıştı. Projesi hazırlanmıştı. Gelen her hükümet ödenek ayırma işini sonraki hükümetlere bıraktı. Suyu çok ve göleti büyük olacağı için Kızılcören ve Halilbağı göletleri gibi hemen yapılıvermedi.
Bu yıl 22 Temmuz seçimlerinden önce DSİ yetkilileri yine köyümüze geldi. Sapagoz mevkiini gölet için uygun gördü. Hatta Sapagoz ile birlikte bir küçük göletin de Dayısı Kolu denen dereye yapılması konuşuldu. Böylecek hem hiç su altında verimli tarla kalmayacak hem de özün başında olduğu için (cazibe yoluyla)hem öz hem halıbangırı hem de Sivriardı daha ucuz sulanacak.Köyden buna karşı çıkan olmadı ama gidip te dilekçe vermek, sürekli görüşmek lazım. Kendi kendine gelip kimsenin yapacaa yok.

1 yorum:

OKCULU dedi ki...

Küresel Kuraklık ve Bize Düşen görevler

Öncelikle yaşamsan bir konu olan su sorunu ve buna bağlı olarak Okçu Köyü ne yapılması muhtemel baraj konusunu ele aldığınız ve internet ortamına taşıdığınız için sonsuz teşekkürler.
Okçu Köyü’ne baraj yapılmalı mı ? sorusunu gündeme getirdiğimizde öncelikle baraj yapılmasını gerektiren koşulların oluşup oluşmadığını irdelemek gereklidir.Bunun için de konunun çok değişik boyutları olduğu kaçınılmazdır. Ne yazık ki baraj yapımının bu derece geçikmiş olması da bu nedenlerdendir. Bunlardan çok önemli ikisi Ekonomik ve siyasaldır.Ne yazık ki siyasilerimiz her şeye olduğu gibi insan hayatında kutsal saydığımız maddelerden olan suya da sosyal açıdan değil de ekonomik baktıklarından bu güne değin bu konuda yeterli mesafe katedilememiştir. Yani resmi erkanın bakış açısı; Okçu Köyüne baraj yapılmasının ekonomik olmadığı , yapılan masrafın hiçbir zaman karşılanamayacağı şeklindedir.Bu düşünce yapısını şu örnekle açıklayabiliriz. Hastaneye alınacak bir cihazın o hastaneye ne kadar kar getireceği hesaplanır.Halbuki o cihazın kaç hastayı sağlığına kavuşturacağı pek düşünülmez.Çünkü özel hastaneler kar amaçlı kurulduğundan onların için öncelik kar dır.
Bizler olaya ekonomik ve siyasal değil de sosyal bir olay olarak bakmak ve baraj inşa etmenin bölge insanına , doğasına getirisinin ne olacağını düşünmek zorundayız.

BARAJ ÖNCELİKMİDİR?

Baraj inşa etmeyi düşünmeden önce baraj için olmazsa olmaz olan SU yu düşünmemizin daha gerçekçi olacağı kanısındayım. Zira suyu olmayan baraj baraj değildir. Öyleyse su konusunda bazı bilgileri hatırlayalım isterseniz.

SUSUZLUĞUN SORUMLUSU DOĞA MI ?

Birleşmiş milletler iklim değişikliği panelinde hazırlanan rapora göre önümüzdeki 20 yıl içerisinde dünyanın 1/3 ü çölleşecek. Ne yazık ki çölleşmenin tek sorumlusu kuraklık veya küresel ısınma değildir. Ülkemizde yaşanan su sıkıntısının nedenini sadece kuraklığa bağlamak yanlış olur.
Uzmanlara göre kuraklığa yol açan etmenler şunlardır
1 ) kuru iklim
2 ) Kuraklık ( Kuru dönemlerin sıklığı )
3 ) çölleşme ( erozyon, ormansızlaşma , aşırı otlama )
4 ) Su stresi ( yüksek nüfus, aşırı su talebi )
5 ) çevre tahribatı ( su havzalarının amaç dışı kullanımı, kaynakların kirletilmesi, küresel iklim değişimi )
Diğer yandan Devlet meteoroloji işleri Genel Müdürlüğünün hazırladığı rapora göre ülkemiz yarı kurak bir iklim kuşağındadır . Raporda yağışlardaki azalmada iç Anadolu bölgesi yüzde 22 azalma ile ilk sıralardadır.Türkiye genelindeki yağış azalması ise yüzde 17 civarındadır.
Devlet Meteoroloji işleri Genel Müdürlüğünün raporlarına göre hidrolojik kuraklığın önümüzdeki yıllarda ortadan kalkma olasılığı da çok düşüktür . Çünkü kuraklığın tanımı gereği başlangıç ve bitiş tarihlerinin saptanması olası değil. Ayrıca kuraklığın olumsuz etkilerinin belirlenmesi için belirli bir zaman dilimi gerekmektedir Mevsimsel yağışların normaller seviyesinde dahi gerçekleşmesi kuraklığa karşı olumlu etki yapsa dahi sonuçlarının görülmesi için uzun yıllara ihtiyaç olduğu bir gerçektir.
Dünyada halen 1 milyar kişi su sıkıntısı çekmekte iken , bu sayı 2025 yılında 3,5 milyar kişiye çıkacaktır. Uluslararası kriterlere göre kişi başına 10 bin metreküp suyu olan ülkeler su zengini , 1000 metreküp suyu olan ülkeler ise su fakiri sayılmaktadır. Ülkemizde ise kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1570 metreküptür. Yani çok yakında su fakiri ülkeler arasına gireceğimiz yadsınamaz.
Kuraklığın etkileri en fazla suya talebin en yüksek olduğu zamanlarda hissedilir. Ama o zaman geldiğinde herhangi bir önlem almak için artık çok geçtir.

Sonuç:

Yukarıdaki bilgiler ve veriler incelendiğinde Okçu Köyü’nün de yakın bir gelecekte küresel kuraklıktan fazlaca etkileneceği bir gerçektir. Önlemlerimizi şimdiden almazsak çok vahim sonuçlarla karşılaşabiliriz. Bu önlemlerden birisi hiç kuşkusuz baraj inşasıdır. Ama daha da önemlisi ağaçlandırma çalışmalarına acilen başlanması , tüm Okçu Köyü merasının ağaçlandırılmasıdır. Zira suyun ve yaşamın kaynağı ormandır.
Bu yıl yapılan ve bence gayet başarılı olan yaz buluşması şenliklerini ağaç dikme bayramına dönüştürerek kaval havasını diktiğimiz ağaçların gölgesinde oynamamızın daha yararlı olacağı kanısındayım.

Öneri:

Okçu köyü Muhtarlığı ve Köy halkının ortaklaşa belirleyeceği bir alanın tahsis edilmesi. Okçu Köyü derneğince proğram yapılarak , organizasyonun sağlanması . Şenliklere gelen sayın hemşehrilerimiz ve misafirlerimize de duyuru yapılarak herkesin en az bir çam fidanı getirmesinin sağlanması .Topluca tahsis edilen araziye gidilerek fidanların dikilmesi sağlanmalıdır. Bu faaliyetin rutin hale getirilerek her yıl gerçekleştirilmesi halinde barajın dolacağı , suyumuzun akacağı kaval havasının daha neşeli çalacağı inancındayım.
Saygılarımla.
Süleyman KAVAK skavak@ttnet.net.tr